1. Anasayfa
  2. Türk Tarihi

Tarihte O An Ne Oldu? 30 Ağustos 1922

Tarihte O An Ne Oldu? 30 Ağustos 1922
Tarihte O An Ne Oldu? 30 Ağustos 1922
2

Osmanlı 1. Dünya savaşından yenik ayrılmış. Yunan ordusu, Türk topraklarını işgal etmiş. İzmir işgal altında, İstanbul işgal altında. Türk bayrağı indirilmiş, yerine Yunan bayrağı çekilmiş. Osmanlı’nın yapacak hiçbir şeyi yok. Bir komutan dışında, hiçkimse Türk topraklarını kurtarabileceğini düşünmüyor. O komutan, Mustafa Kemal paşa.

Mustafa Kemal önderliğinde eldeki tüm imkanlar kullanılarak ordu oluşturulur. Bu ordu, 1. İnönü ve 2. İnönü savaşında Yunan ordusunu durdurur. Yunan ordusu, bu yenilgiden sonra İngilizlerden silah desteği alır. Yunan ordusu güçlenir. Bu güçlenmeden sonra, 100.000 askeri olan Yunan ordusu, 45.000 kişilik Türk ordusuna karşı saldırıya geçer. Türk ordusu yetersiz olduğundan dolayı, Kütahya muharebesi ve Eskişehir muharebesi kaybedilir. Türk ordusu bu durumda kalınca, Atatürk, İsmet İnönü’nün kaldığı çadıra girer ve İsmet İnönü’yü umudunu kaybetmiş bir şekilde bulur. İsmet İnönü Mustafa Kemal’e, her şeyin bittiğini söyler. Bunun üzerine Mustafa Kemal İnönü’ye, İsmet, asıl şimdi kazandık. cevabını verir. İsmet İnönü hiçbir şey anlayamaz. İsmet paşa, Ordu dağılmış, silah desen yok. Nasıl kazanırız paşam? Mustafa paşa İsmet paşaya, orduyu Sakarya üzerinden Polatlı’ya kadar çekmesini emreder. İsmet paşa, bu fikre sıcak bakmaz. Mustafa Kemal’in, geri çekilmemizi söylediği alanla bulunduğumuz alan arasında 100 Kilometre’den fazla fark var. Halkı nasıl koruyacaklarını düşünür. Ancak, emiri yerine getirmesi gerektiğini o da biliyordur. Emri yerine getirir. Orduyu, Mustafa Kemal paşanın dediği gibi, Sakarya üzerinden Polatlı’ya kadar geri çeker.

Yunan ordusu, Türk ordusunun geri çekilmesinden daha da cesaretlenir. Türk ordusunun pes ettiğini, Mustafa Kemal’in kaçtığını düşünürler. Ancak, olay hiçte göründüğü gibi değildir. Geri çekilme, Türklerin Ortadoğu Bozkırlarından beri kullandığı bir taktiktir.

Mustafa Kemal paşa da bu taktiği kullanıyordur. Memlekette başka yol yok. Yunan ordusu, nakletmek istediği silahları nereden nakledebilir? Bunu biliyordur ve Anadoluya çekilir.

İsmet paşaya da, tarihte yer edinmiş şu sözünü söyler. Bırak gelsinler. Onları, vatanın halimi ismetinde boğacağım!

Mustafa Kemal, 12 Ağustos 1921 tarihinde cepheye giderek ordunun başına geçer. Teftiş yaparken, attan taşın üzerine düşer ve 3 kaburga kemiğini kırar. Doktorlar, İstirahat etmesini söyler, ancak Mustafa Kemal paşa doktora, istirahate vakit yok doktor. der kaşlarını çatarak. Ardından cepheye döner. Yunan ordusunu, kırılan kemikleri sarılı bir şekilde bekler. Geleceklerinden emindir. 9 gün Türk ordusuyla karşılaşmadan ilerlemesini sürdüren Yunan ordusu, en sonunda gelir. Ve Sakarya meydan muharebesi başlar. Yunan ordusu, Polatlı kapılarına kadar gelir. Eğer Polatlı Yunan ordusunun eline geçerse, Ankara da düşecek ve TBMM Türkiye Büyük Millet Meclisi Yunan birlikleri tarafından işkal edilecekti. Şiddetli çatışmalar yaşanır. Türbetepe ve Mangal dağı Yunan ordusunun eline geçer. Mustafa Kemal paşa bu durum üzerine, tarihte yer edinecek bir emir verir. Hattı müdafa yoktur, sathı müdafa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla sulanmadıkça vatan terk olunamaz.

Emre göre, yanındaki birliğin çekilmek zorunda kaldığını gören diğer birlikler, o birliğe bağımlı hareket etmeyecek, bulunduğu mevzi de sonuna kadar karşı koymaya zorumlu olacaktır. Paşanın bu emiri, bütün savaş kurallarını bozmuştur.

Savaş 22 gün, 22 gece sürmüştür. Bu, Dünya tarihindeki en uzun meydan muharebesi olmuştur.

Binbaşı, Mustafa Kemal paşaya istihbarat raporlarını getirir. Raporda, Yunan komutanının yeni birlikler getirdiği yazıyordur. Binbaşı Mustafa Kemal paşaya, komutanım, savaşı kaybediyoruz! der. Paşa binbaşıya, Sen raporu bir daha oku. cevabını verir. Binbaşı raporu bir daha okur. Mustafa Kemal paşa, İsmet paşa orada uyuyor. Git onu uyandır da, zaferini tebrik et. der. Mustafa Kemal paşa, yanına Fevzi paşayı çağırır. Fevzi paşa da kaybettiklerini düşündüğü için üzgündür. O da kaybettiklerini söyler. Mustafa Kemal paşa, Fevzi paşa, Papulas birlik getirmiyor, birlik kaydırıyor, yani geri çekiliyor. der.

Yunan Ordusu, Anadolu’ya sıkışıp kalmıştır. Kıyıyla arasında 400 Kilometre’den fazla mesafe olan ordu, artık evinden çok uzaktadır.

Ardından, Yunan ordusu Afyon Eskişehir eksenine İngilizlerin de desteğiyle güçlü bir savunma hattı kurmuştur. Mustafa Kemal paşa, Ocak 1922 tarihinde Yunan cephesini her karışına kadar ezberlemiştir. Bir zaman sonra, Türk ordusu toparlanmıştır. 9 ay hazırlanmıştır. Mustafa Kemal paşa ne yapacaklarını düşünürken, akademide not defterine yazdığı bir notu hatırlar. Cesaret gösteren ve tehlikeye atılan kazanır. Korkak Kalp, daima mağluptur.

Anadolu halkı, Atatürk’ün çağrısıyla elinde ne var ne yok ordunun hizmetine sunmuştur. Türk toplumunun içinde, ajanlar da vardır. Mustafa Kemal paşanın çoğu toplantısında bulunan, İngiliz basınında da Kara Jumbo takma adıyla özellikle bahsedilir. Bu ajan, elde ettiği bilgileri İngiliz ve Yunanlılara iletmektedir. Planlar bu yüzden gizlice yürütülmektedir.

Ordu arasında, Akşehir’de futbol maçı düzenlenir. Bu maç basına bildirilir. 29 Temmuz 1922’de ordu komutanları, kolordu komutanları ve yakın birlikler maçı izlemeye davet edilir. Maçtan sonra, Mustafa Kemal paşa, aralarından birkaçının ilk defa futbol maçı izlediği paşalara kararını açıklar. Târuz ediyoruz! Bu karardan sonra, paşalar, artık Mustafa Kemal paşanın delirdiğini düşünürler. Askerliğin ana kuralı, saldırıya geçen ordunun savunmadaki ordudan daha güçlü olmasıdır, ancak Yunan ordusu sayı bakımından da, silah bakımından da Türk ordusundan üstündür.

Yakup Şevki paşa, Hayal görmeyelim. Ayağı çarıklı askerle, o sarp vahşi arazide, düşman mevzileri karşısında çakılıp kalırız. Eğer bu târuzu yaparsak, ordu, dava, belki de memleket elden çıkar. Nakliye kollarımız da yetersiz. Yürüyen orduya cephane yetiştirmeleri mümkün değil. Yani kurşun biterse işimiz kılıçlara kalacaktır. Makineli tüfeğe karşı, kılıç. der. Mustafa Kemal paşa gülerek, Biz de cephane ikmalini, düşmandan sağlarız. der ve 2. kararını açıklar. Târuzu, Afyon’dan yapacağız. Paşalar, Mustafa Kemal paşanın kesin delirdiğini düşünürler. Afyon Yunan ordusunun en güçlü olduğu bölgedir. Yunan ordusunun isteği, Afyon’u kullet merkezi yapmaktır. İtiraz sesleri hemen yükselir. Yakup Şevki paşa, Askeri gücümüzü Afyon’un güneyine kaydırmak, düşman kuvvetlerinin ellerini kollarını sallaya sallaya Anadolu’ya girme biletlerini kesmektir. Biz Afyon’a gireceğiz derken, Yunan ordusu Ankara’ya girer. der yüksek bir sesle. Mustafa Kemal paşa, Girmez paşam, girmez. der.

Mustafa Kemal paşa, Yunan ordusunun zayıf noktasını bulmuş, planı da onun üzerinden hazırlamıştır. Yunan ordusu, Afyon’un Kuzey’ine ve Eski şehire doğru savunma hattı kurmuştur. Afyonun Güneyi ise, yüksek dağlarla çevrilidir. Yunan komutanı Trikupis Güneyden saldırı gelmeyeceğinden emindir. Mustafa Kemal paşa, bunun farkındadır. Bu yüzden Güneyden saldıracaktır. Bura düşerse, tüm cephe düşer. Dolayısıyla, buradan saldıracağız. der.

Yakup şevki paşa, hâlâ bu fikre sıcak bakmamaktadır. Yapmayın! Türk milletinin bütün varı yoğu bundan ibaret. Askeri, topu tüfeği, cephanesi işte bundan ibaret. Şimdi siz onu bir noktaya yığarak tehlikeye atıyorsunuz. Buna razı gelemem. Adama vatan haini derler. Mustafa Kemal paşa gür bir sesle, Varımız bunla ibaretse, kesil sonucu bununla almak zorundayız. Korkmayın paşam, tarihe ve millete karşı bütün sorumluluk bana aittir. Toplantı böyle uzun bir süre devam eder. Paşalar da, kurtuluş için başka çare bulamazlar. Karar alınır. 15 Ağustos’a kadar, tüm hazırlıklar tamamlanacaktır. Târuzun tarihini de, bir tek Atatürk bilmektedir. Mustafa Kemal paşanın seçtiği tarih, rasgele seçilmiş bir tarih değildir. Türklerin Bizanslıları yenerek Anadolu’ya ayak bastığı tarihi seçmiştir. Tarih, 26 Ağustos 1071 Malazgirt zaferi. Uzun yıllar sonra, bu sefer Yunan ordusuna karşı târuz edeceği tarih yine 26 Ağustos Henüz bakanlar kuruluna târuz edileceği bildirilmemiş. Mecliste sert eleştirilir Mustafa Kemal paşa. Yunan başkomutanı Hatzianestis, arkasında gazetecilerle ve fotoğrafçılarla cepheyi gezmektedir. Havalı konuşmalar yapar. Muhabirlerden biri Hatzianestis’e Cepheyi gezdiniz, Mustafa Kemal’e rastladınız mı? Hatzianestis, Mustafa Kemal mi? Karşımda öyle birini göremiyorum cevabını verir yabancı muhabire.

Takvim yaprakları 17 Ağustos‘u gösteriyor. Mustafa Kemal paşa, gizlice Konya’ya gider. Ankara’da olduğu sanılan Mustafa Kemal, Konya’da 5. kolordu komutanı Fahrettin Altay ile görüşür ve ardından geri döner. Târuza sayılı günler kala Atatürk, Çankaya’da çay partisi verir. Bu partiye, yabancı diplomatlar da davetlidir. Takvimler 21 Ağustos‘u ve saatler de 16:00‘yı gösterdiğinde, çay partisi başlar, davetliler gelir. Partinin düzenleyicisi Mustafa Kemal ortalıkta yoktur. Mustafa Kemal o sırada tekrar Ankara’dan yine gizlice ayrılmış ve bu sefer de Batı cephesi karargahı, Akşehir‘e gitmiştir. Akşehir’deki bu toplantı son toplantıdır. Mustafa Kemal, târuzu nasıl yapacaklarını harita üzerinde anlatmakta, onu dinleyenler nefeslerini tutmaktadır. Mustafa Kemal paşa, târuz planını, Afyon Güney Batısından çevrilerek Eskişehir’den indirilecek olan asker birlikleriyle Yunan ordusu çember içine alınacaktır şeklinde anlatır. Bu taktiğin adı, Kurt Kapanı‘dır.

Çay partisi dağılmak üzereyken, kapıda Mustafa Kemal belirir. Misafirlerle sohbet eder. Parti dağılınca, tekrar Akşehir’e yola çıkar. İstikam birlikleri ve işçi toplulukları ordunun geçeceği yolları düzeltir. Toprakta iz kalmasın diye, üzeri ağaç dallarıyla örtülür. Türk ordusu, hava kararınca yola çıkacak, kendilerini gizlemek için ışık kullanmayacak, hava aydınlanmadan önce kalacağı yere ulaşacaktır. Herkes gizlenebileceği yerlere sığınacak, akşam olana kadar kimse kendini göstermeyecektir. Yunan keşif uçaklarının orduyu görmemesi için ateş yakılmayacak, açıkta hiçbir şey olmayacaktır. Düşmanın anlamaması için, bazı küçük birlikler gündüz ters yöne yürütülmekte, gece ise geri dönmektedir. Fahrettin paşa komutanlığındaki 5. asker birliği 24 Ağustos gecesi Ahır Dağı‘na ulaşır. Gece olduğunda, yol gösteren 2 asker ellerinde fenerler, arkasında Mustafa Kemal paşa, Fevzi paşa ve İsmet paşa hemen arkasında, Türk topraklarını geri almak için savaşacak ordunun sessiz yürüyüşü başlamıştır. Ses çıkaracak her şey sıkıca bağlanmış, ordu, ağır ağır Kocatepe‘ye çıkmaktadır.

Saat Gece 04:00‘ü gösteriyor. Türk ordusu hedefine ulaşmıştır. Kısa bir dinlenmenin ardından, artık târuz emri bekler Türk ordusu. Ama sis engel olmaktadır. Hava aydınlanmaya hazırlanıyordur. Ancak, sis dağılmamıştır. Düşman mevzileri görülemez. Atatürk, tepedeki karargahından canı sıkkın çıkar. Uçurumun başına gelir. O esnada, ekipten biri makinesini eline alır ve o anı fotoğraflar.

Tarihi Fotoğraf

Bir saat sonra, sis dağılır. Mustafa Kemal paşa, ordunun önüne geçer. Sessizliğin yerini, Türk toplarının sesi almıştır. İsmet paşa’nın komutasındaki toplar sessizliği adeta yırtmıştır. Cephane kısıtlı olduğu için dikkatli kullanılması gerekiyor. 26 Ağustos şafağında, Yunan ordusu ne olduğunu anlamamışken savunma çöker. Sıradaki hamle askerlerindir. Büyük bir kısmı güneye kaydığı için, Yakup Şevki paşa komutasında olan 2. ordu Kuzey’de yalnızdır. Düşman Yunan ordusu bu durumun farkında olmamaları gerekir. Yunan komutanı Trikupis, ordunun büyük çoğunluğunun Güney’e kaydığını bilmediği için, Güney’den gelen birliğin küçük bir birlik olduğunu düşünür. Yunan ordusunu Güney’e kaydırmaz. Çoğunluğun Kuzey’de olduğunu düşünür. Güney’de Yunan ordusu bozguna uğrar ve geri çekilir. Yunan başkomutanı Hatzianestis, İzmir’de yatının içindedir. Târuzun başladığı tarih olan 26 Ağustos 1922 tarihinden 2 gün sonra istifa eder ve Yunanistan’a kaçar. Yunan komutanı Trikupis çoğunluğun Güney’de olduğunu anlayınca ordusunu Güney’e kaydırır. Ancak bu sefer’de, terkettiği yerden, yani Kuzey’den Yakup Şevki paşa komutasındaki 2. ordu saldırıya geçer. 2. ordu, Trikupis’in Güney’e gitmesini engelleyince, askerler Yunan ordu merkezine ilerler. Sadece, 57. tümen ilerleyemez. 57. tümenin komutanı Albay Reşat bey‘dir. Mustafa Kemal paşa, 27 Ağustos sabahı Albay Reşat beyi arar. Reşat bey, hâlâ hedefinize ulaşamadınız. Bu önemli tepeyi, ne zaman alacaksınız? diye sorar. Albay Reşat bey, Yarım saat sonra alacağız efendim. Söz veriyorum. cevabını verir. Başarılar dileyerek telefonu kapatır Mustafa Kemal paşa. Konuşma üzerinden yarım saat geçer ancak Çiğiltepe hâlâ Türk ordusunun elinde değildir. Mustafa Kemal paşa, Reşat beyi tekrar arar. Telefona Albay Reşat bey yerine, Emir subayı üstteymen Bozkurt Kaplanlı çıkar ve Albay Reşat beyin intahar ettiğini ve Mustafa Kemal’e bir not bıraktığını söyler.

Notta şu yazmaktadır: Yarım saat zarfında bu tepeyi alacağım için söz verdiğim halde sözümü tutamamış olduğumdan dolayı yaşayamam komutanım.

Mustafa Kemal’in gözleri dolar, yaşlar süzülür. Bu olaydan 45 dakika sonra Çiğiltepe Yunan Ordusundan geri alınır.

Ters cephe planına ısrarla karşı çıkan Yakup Şevki paşa hayretler içinde kalır. Yani Afyon cephesini yardık. Düşman ordusunu üçe böldük ve 4 günde düşman ordusunun 2 kolordusunu kuşatacak duruma geldik ha? der. Fevzi paşa, Evet paşam. cevabını verir. Yakup Şevki paşa, Ben tecrübesiz, kararsız, korkak bir asker değilim. Ama ney idda ettiysem tersi çıktı. Neye karşı durdumsa, mahçup oldum. Yahu bu mucizenin sırrı ney? diye sorar Fevzi paşaya. Fevzi paşa, Yakup Şevki paşanın elini sıkarak, Mustafa Kemal paşa diye cevap verir.

30 Ağustos 1922 sabahı, Türk ordusu târuza kalkar. Mustafa Kemal paşa, ordunun başındadır. Mustafa Kemal, içtiği sigarayı atar, ilk defa sakinliğini yitirmiş bir şekilde siperden çıkar, hızlı bir şekilde siperlerin üzerine çıkar. Hatzianestis’e cevabını şimdi verecektir. Hatzianestis. Mağrur kumandan. Gel de ordularını kurtar!

Etraf, birbiri üzerine yığılmış Yunan askerleriyle dolu. Mustafa Kemal paşa, Bu manzara insanlığı utandırabilir. Ama haklı vatan savunmamız için buna mecbur kaldık. Türkler başka milletlerin vatanında böyle bir harekete kalkışmazlar. der. Yerde, terkedilmiş yırtık bir Yunan bayrağı görür. Başkomutan Mustafa Kemal, eliyle bayrağın yerden kaldırılmasını işaret ederek, Bir milletin bağımsızlık işaretidir. Düşmanda olsa, hürmet etmek gerekir. Kaldırıp topun üzerine koyunuz. der. Yunan komutanı Trikupis kaçmaktadır. Düşman ordusu, 4 tarafından değil, 3 tarafından sarılmıştır. Kaçabilen Yunan askerlerinin ardından, başkomutan Mustafa Kemal paşa, şu emri verir. Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri! Bu emri uygulayan ordu, 3 koldan İzmir‘e doğru yol alır. 1 Eylül’de Uşağı, 2 Eylül’de Eskişehir’i, 6 Eylül’de Balıkesir ve Bileciği, 7 Eylül’de Aydın’ı, 8 Eylül’de Manisa’yı Yunan ordularından geri alır.

Trikupis, Uşak’ta esir düşmüştür. Mustafa Kemal paşa, bölgeye gelir ve Trikupis’in bulunduğu çadıra girer. Önce içicek ikramında bulunur, ardından teselli verir. Üzülmeyin. Siz görevinizi sonuna kadar yaptınız. Askerlikte yenilmekte var. der ve çadırdan ayrılır. Trikupis, orada bulunanlara az önce konuşanın kim olduğunu sorar. Başkomutan Mustafa Kemal cevabını aldığında, şunları söyler, Şimdi neden yenildiğimizi daha iyi anlıyorum. Bizim başkomutanımız savaşı İzmir’den takip ediyordu. der.

Ordu, 8 günde 400 Kilometrelik yol yürümüş, Yunan ordusunu İzmir’e kadar kovalamış, 9 Eylül‘de Yunan bayrağı İzmir’den indirilmiş ve yerine Türk bayrağı çekilmiştir.

Târuzdan önce Mustafa Kemal paşa çevresine, 15 gün sonra İzmir’de olacağını söylemişti. Mustafa Kemal, İzmir kordonunda yürürken, yaveri Salih Bozok‘a kaç gün olduğunu sorar. Salih Bozok, 14 gün paşam der. Bu cevap üzerine Mustafa Kemal paşa, Bir gün yanıldık o zaman. der. Karşıyaka‘da kalacağı evin önüne geldiğinde, yere Yunan bayrağı serildiğini görür. Geçmişte aynı yerde Yunan kralı Konstantin Türk bayrağını çiğnemiştir. Bu, intikam olacaktır. Halk, Çiğneyin paşam. Zamanında onlar öyle yapmıştı. der. Mustafa Kemal paşa, bir adım dahi atmaz. Çevresindekilere, O geçmişte hata etmiş. Bir ulusun bayrağı çiğnenmez. Ben onun hatasını tekrar edemem. der ve serili Yunan bayrağını kaldırtır, köşke öyle girer.

Mustafa Kemal Atatürk, yazdığı Nutuk adlı kitabında, 30 Ağustos zaferi ni şöyle anlatıyor:

Bu eser, Türk milletinin, hürriyet ve istiklal düşüncesinin ölümsüz bir abidesidir. Bu eseri yaratan bir milletin bir evladı, bir ordunun başkomutanı olduğumdan bu mutluluk ve bahtiyarlığım, sonsuzdur. Atatürk, 31 Ağustos 1922 tarihinde savaş meydanını gezerken, topun açtığı çukura gömülmüş bir sancaktar görür. Şehit sancaktar, katılaşmış bir şekilde sancağı dimdik tutmaktadır. Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk, yapılacak anıt için onun sembol olmasını emreder. Anıtın temel atma töreninin olduğu 30 Ağustos 1924 günü, şunları söyler, Hiç şüphe edilmemelidir ki, yeni Türk devletinin, Genç Türk cumhuriyetinin temeli burada sağlamlaştırıldı. Ölümsüz yaşayışı burada taçlandırıldı. Burada akan Türk kanları bu semada pervaz eden şehit ruhları devlet ve cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır. Burada esasını vaaz ettiğimiz şehit asker abidesi işte o ruhları, o ruhlarla beraber gazi arkadaşlarını, fedakar ve kahraman Türk milletini temsil edecektir. Bu abide, Türk vatanına göz dikeceklere, Türkün, 30 Ağustos günündeki ateşini, süngüsünü, savletini, kudret ve iradesindeki şiddeti hatırlatacaktır.


    Değerlendirme

    İçeriği nasıl bulduğunuzu duymak isteriz. İsteğe bağlı olarak, aşağıdan değerlendirerek bunu bize söyleyebilirsiniz.

    31 Mart 2006 tarihinde İstanbul'da doğmuştur. Tarihhane'nin kurucusu olan Toptaş, 30.07.2023-09.04.2024 tarihleri arası Tarihhane'de proje yöneticisi olarak görev almış olup görevinin bitmesinin hemen akabinde oluşumu tekrar satın almıştır. Tarih yazarlığının yanı sıra deneme ve kişisel blog yazarlığı yapan Toptaş, aktif olarak seslendirmenlikle de uğraşmaktadır.

    Yazarın Profili
    Paylaş

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Yorumlar (2)

    1. Çok güzel bir makale olmuş, bu sefer yaptığın iş tebrik edilmeyi hakediyor. Helal olsun kardeşim.

    2. 21 Kasım 2021

      Mükemmel olmuş tebrik ederimmmmmmmm.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir