1. Anasayfa
  2. Yazar Yorumu

Türkçülük, İslamcılık ve Türk İslam Sentezi

Bu yazımızda incelenmesini gerekli bulduğum Türkçülüğü, İslamcılığı ve bunları birleştiren Türk–İslam sentezini ele alacağım ve doğrularıyla yanlışlarıyla sizlere genel bir perspektif katmaya çalışacağım.

Türkçülük, İslamcılık ve Türk İslam Sentezi
Türkçülük, İslamcılık ve Türk İslam Sentezi
0

Türkçülük

Bu akımın pek çok tanımı vardır.
Bana göre Türkçülüğün tanımı: Atatürk’ün ilke ve inkılaplarına sağdık kalarak, ırkçılıktan, Faşizm’den, aşırılıktan, dogmalardan, yozlaşmışlıktan kaçınarak, Türk olmaktan gurur duymak ve binlerce yıllık geçmişi olan bu milleti tek bir bayrak altında en yükseklere taşımaktır.
Bu görüş her ne kadar Osmanlı Devleti’nin yıkılma sürecinde ağırlık kazansa dahi aslında en eski zamandan beridir kendini Türk hissedenlerin içinde taşıdığı bir görüştür ve kendini Türk hisseden tek bir insan kalana kadar da yok olmayacaktır.
Aydın geçinen bazı kitlelerce çağın gerisinde kaldığı minvalinde yorumlar yapılması akılcılıktan uzaktır.
Türkçülük her çağa ayak uydurabilecek, özünden uzaklaşmamak kaydı ile esneyip kıvrılabilir bir yapıya sahiptir. Bu akımın önderlerinden olan Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu, Tekin Alp, Ömer Seyfettin, Fuat Köprülü, Hamdullah Suphi, Kazım Duru, İsmail Hakkı, Zeki Velidi Togan gibi isimler çağlarının en aydın isimlerindendi.
Bence en büyük çağ dışılık, kendi milletinden uzaklaşıp, asimile olmayı uygarlık saymaktır.
Türkçülük akımı ile ilgili yazılacaklar satırlara sığmaz fakat ilgili olmayanları fazla sıkmak istemiyorum. Binaenaleyh Türkçülüğe, genel bir tanım getirmekle yetinmeyi uygun buldum.

İslamcılık

Tanzimat dönemini, teorilerin pratiğe geçtiği bir dönem olarak kabul etmekteyiz.
Dönemin en önemli üç akımı: İslamcılık, Türkçülük ve Batıcılıktır.
Batıcılık havas kesim diyebileceğimiz dar kesimde yayılırken, İslamcılık ve Türkçülük akımları topluma daha yakın gelmiştir.
Dönemin aydınları İslamcılık ve Türkçülük arasında git gel yaşamışlardır zira özünde birbirine yakın gibi görünen akımlardır.
Neden (gibi görünen) ifadesini kullandığımı Türk İslam sentezi başlığı altında açmaya çalışacağım.
İslamcılık, Sadece Osmanlı ile kısıtlayamayacağımız, oldukça geniş bir akımdır. Mısır’dan Hindistan’a kadar etkisini gösterdiğini görüyoruz.
Literatürde kabul edilmiş bir tanımı bulunmasa dahi kısaca şöyle tanımlayabiliriz.
İslamcılık: Siyasi ve sosyal hayatta İslam dininin gerekli bulduğu şekilde yaşamayı, Müslüman halkları geri kalmışlıktan hızla modernliğe ilerletmeyi ve bunu yaparken de batı himayesinden kurtulmayı amaçlamaktadır.
Ayrıca, fıkıhta, Kur’an ve sünnet dışındaki otoritelerin akılcılık yoluyla sorgulanması da ön planda olan amaçlardandır.
İslamcıların ortak noktada buluştukları konu: Batıdan geri kalmışlığın sebebinin İslam değil, İslam dininin özünden uzaklaşmak olduğudur.
Bu yüzden tek çare olarak Kur’an ve sünnetin tekrardan hayatın merkezine yerleştirilmesi gerektiğini görürler.
Osmanlı İslamcıları, Mısırlı Muhammed Abduh ve Hint’li Seyyid Ahmet Han çizgisinde tutum sergilemişlerdir.
Daha sonra Türkçülük çizgisinde ilerleyecek ve ciddi katkılar verecek olan ilk İslamcılardan Yusuf Akçura İslamcılığı yeniden diriliş mücadelesi, Osmanlıcılığın devamı ve Türkçülük fikrinin başlangıcı olarak gördüğünü beyan etmiştir.
Kısaca iki akımın da genel olarak elimden geldiğince sınırlarını çizdim ve belli bir tanım ortaya koydum. Artık sıra bu iki fikrin birleşiminin sorgulanmasına geldi.
Dilerseniz yavaşça geçelim.

Türk İslam Sentezi

Sentezin savunucuları her ne kadar akım olarak çok sonralarda etkisini göstermiş olsa da Türklerin İslam dinini kabul edişinin ardından bu tezin kendisini hissettirmeye başladığını düşünürler.
Yazımızın son düzlüğüne girerken kısaca sentezin bence neden geçersiz olduğunu anlatmak istiyorum.
Türkçülük ve İslamcılık görüşlerini bir ağacın farklı dallarına benzetebiliriz.
Yani bu iki görüş özünde birdir fakat derinine inildikçe yolları ayrılır. İki görüşte birleştirilmeye çalışılmadığı sürece birbirini güçlendirir.
Türkler İslam dininin bayrağı altında çok daha güçlenmiştir. Bunu inkar etmek tarihi yok saymak olacaktır. Türklerin özünde var olan güvenilirlik ve güç kısa süre içerisinde Arapların güvenini getirecek ve ilerleyen süreçte de Türkler İslam bayrağını en ileride taşıyan millet olacaktı.
Kısaca İslam Türklerin büyük bir kısmı için ciddi bir önem arz eder lakin Türklüğü İslam’dan ibaret görmek tarihe bir haksızlık olur.
Türkler tarihleri boyunca Tengricilik, Budizm, Mecusilik, Musevîlik (Yahudilik), Hıristiyanlık, Maniheizm ve İslam dinleriyle karşılaşmış ve benimsemiştir.
Bu yüzden Türkleri birleştirebilecek tek unsur Türklük bilincidir.
Aynı şekilde İslamcı bakış açısıyla da bakacak olursak, İslamcılığın nüfuz ettiği kitle kesinlikle Türklükten daha geniştir.
Bu iki görüşü birbirine ekleyip insanların kafasını karıştıranların nihai amacı, siyasette daha fazla kişiyi arkasına alma çabasından başka bir şey değildir zannımca.
Sonuç olarak: Türkçülük de İslamcılık da bu toprakların dinamiklerine uygun görüşlerdir. Yapılması gereken iki görüşü de derinlemesine incelemek, sonra da o görüşün yolundan gitmektir.


    Değerlendirme

    İçeriği nasıl bulduğunuzu duymak isteriz. İsteğe bağlı olarak, aşağıdan değerlendirerek bunu bize söyleyebilirsiniz.

    3 Temmuz 2022 tarihinden beri yazar ve 25 Aralık 2022 tarihi itibarıyla editör

    Yazarın Profili
    Paylaş
    İlginizi Çekebilir
    gladiator-g5c5cb7696_1280

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir