Marko Paşa’nın asıl adı Marko Apostolidis’tir. 1814 yılında Yunanistan’ın Syros adasında doğmuştur. İlk ve orta öğrenimini bu adada tamamlamıştır. Sonrasında ailesi ile birlikte İstanbul’a gelmiş ve Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’yi (Askeri Tıbbiye) bitirmiştir. Mezun olduğu yıl, cerrahi kliniği şefliğine atanmış olan Marko Paşa, kısa sürede iyi bir hekim olarak ün kazanmıştır. Mirlivalığa (tuğgeneral) yükseltilmiş ilk hekim olan Marko Paşa, 1861’de Sultan Abdülaziz tarafından hekimbaşılığa getirilmiştir. 1871’de ise Tıbbiye-i Şahane Nazırlığı’na (Tıp Fakültesi Dekanı) atanan Marko Paşa, ferik (korgeneral) rütbesine ulaşmıştır.
Marko Paşa, sadece bir hekim ve devlet adamı değil, yanı sıra bir hayırsever ve sosyal liderdir. 1868’de Kırımlı Aziz Bey, Dr. Abdullah Bey (Karl Edward Hammerschmidt) ve Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa (Michel Lattas) ile birlikte Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin (Kızılay Derneği) kurulmasına katkıda bulunmuş ve ilk genel başkanı olmuştur. Kızılay, Osmanlı İmparatorluğu’nda ve daha sonra Türkiye Cumhuriyeti’nde yaralı askerlere, afetzedelere, yoksullara ve ihtiyaç sahiplerine yardım eden önemli bir kuruluş haline gelmiştir.
Marko Paşa, aynı zamanda meşrutiyetçi bir düşünceye sahiptir. Sultan Abdülaziz’in mutlakiyetçi yönetimine karşı Jön Türk Hareketi’ne destek vermiştir. 1878’de II. Abdülhamit döneminde Meclis-i Ayan (Senato) üyeliğine layık görülmüş olan Marko Paşa, halkın şikayetlerini dinleyen ve çözüm arayan bir kişi olarak tanınmıştır. Ancak bürokrasinin ağırlığı ve imkansızlıklar dolayısıyla çoğu zaman insanların dertlerine deva olamamıştır. Bu durum, halk arasında “Anlat derdini Marko Paşa’ya.” deyiminin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu deyim, günümüzde de yakınmayı dinleyecek kimsenin olmadığını vurgulamak için kullanılmaktadır.
Marko Paşa, 5 Aralık 1888 tarihinde, Burgazada’da 74 yaşında vefat etmiş ve Kuzguncuk’a getirilip defnedilmiştir.
Marko Paşa, Osmanlı tarihinde iz bırakmış bir kişilik olarak hatırlanmaktadır. Hem hekimliği hem hayırseverliği ile insanlara hizmet etmiş hem de meşrutiyetçi bir vizyon ile ülkenin gelişmesine katkıda bulunmuştur.
Marko Paşa’nın hayatı, bize farklı kültürlerden gelen insanların da Osmanlı toplumunda önemli roller üstlenebileceğini ve saygı görebileceğini göstermektedir.